bu başlıkla bu yazı ne alaka


bizim sorunlarımız var ,aslında sorularımız var ve cevapları bulmak isterken iç sesimiz bize musallat olur.bizi durmadan sorular sorar.bütün soruları farklıdır ama asıl sorduğu hep aynıdır.aslında der ki "hak ediyor musun?" ,yaşamayı hak ediyor musun...gülmeyi öldürmeyi kötülük yapmayı iyilik görmeyi sınırlarda yaşamayı hak ediyor musun der .bunlar seni yaşadığına inandırır,mutlu eder, mutluluğu hak ediyor musun der.biz bu sesleri duymadığımız zamanlarda yaşamakla meşgul olup yaşamı hissederiz.ama ne kadar duymamazlıktan da gelsek zamanı gelir ve iç sesin kölesi oluruz.sonra sorgulamaya başlarız böleriz çarparız düşünürüz taşınırız....bu düşünceler sorgulamalar bizi yorar başka bir şey yapamaz hale geliriz.bu soruların cevabını bulmaya çalışırken içten gelen bir basınçla nefes almakdta zorlanırız.zamanın böyle çabuk geçmesinden korkarız yapamadıklarımızdan korkarız pişmanlıklar vücudumuza batan dikenler olur.bu zavallı bedenin bukadar acıyı kaldıramıyacağından korkarız.nedensiz diye adlandırdığımız acılar bize kendimizi yok etmek için öğütler verir.ve sonunda kendimize şunu söyleriz."ben hak etmiyorum" .bunlarız haketmiyorum böyle bir acıyı haketmiyorum.böyle bir acıyı hakedecek kadar kötü biri değilim.benden daha kötüleride var ben çok kötü biri değilim deriz.oysa yanılırız aslında.içsesin sormak istediği tek şey vardı.bize "gülmeyi hak ediyor musun" diye sordu biz "ağlamayı haketmiyorum" diye cevapladık.

2 Yorum:

bo☂ dedi ki...

betimlemelerini beğendim çok :)
özellikle:"pişmanlıklar vücudumuza batan dikenler olur.

hoştu işte :).

ÇöpLük dedi ki...

sen beğenince bende baktım bende beğendim. farkında olmadan betimlemişim galiba orayı:P beğenildiğine sevindim.