ve ben ve de hey sen

kendimden tiksinirken en çokda kendimle yaşamak ve kendime tiksindiğimi söyleyip vereceğim tepkiyi merak etmek.ey siz benden dışarı olan canlılar.neden bana gerçekleri söylemiyorsunuz.bilipte söylemediğiniz gerçeği bana söylemenin zamanı gelmedimi hala.dana ne kadar bekliyeceğim bu karanlıkta.biliyor olmalısınız.yoksa nediye burda olayımki ben.Truman show bir film olarak kalcak kadar basit bir çözümseme olmamalı.bişiler biliyor olmanız gerekir sizin.benden farklı bişiler biliyorsunuz.ben biliyorumdur diye düşünüp söylemediğiniz en boktan bir şey olsada söyleyin bana.hadi çıkartın artık beni karanlıktan.

baş ağrısı yazısı

eskiden yazamadığımı düşünürdüm meğersem yazamadığım zaman eskiden olan zaman değilde şuanki zamanmış.meğersem ozamanlar yazıyormuşum gayette.yazılmıyor artık yazı.niye yazcamki.şu yazıyı yazmamın tek nedenide niye yazamadığımı yazmak.bunun dışında bişi yazamam.bundan sonrada bişiler yazarsam hep yazamamak konusunda yazabilirim ancak.başım ağrıyor ahada şimdi.baş ağrısı ne garip şey.bir başın var gereksiz yere ve üstelik ağrıyıp birde seni rahatsız ediyor.neyse efendim konumuz yazamamak aslında.sizler nasıl yazıyorsunuz ya malmısınız yoksa.yoksa mallarmı yazabiliyor.malsanız malız diyin yoksa kendimden şüphe etcem.o deilde hep kendimizden şüphe duymak olayı var birde.hepimiz zeki görünmek isteriz ama hep ulan acaba ben salak olabilirmiyim diye düşündüğümüz oluyor.oluyor demilan sizede.tek ben yaşamıyorum değilmi.böyle kendimden öğrenip herkestede olabilecegini düşünüp uluorta söylediğimiz şeyler var bide.mesela göbek deliğiyle oynamak.risk alıp söylediğimde kimse yadırgamamıştı.ama ya kimse karıstırmıyorsaydı.ne risk almışım arkadaş.şimdi düşündümde kendimle gurur duydum valla.sümüğün tadına bakmak,kendi osturugundan rahatsız olmamak falan filan bunlar sizdede var artık biliyorum.böyle acaba diğer insanlardada varmı diye düşündüklerimden ve bana en garip gelen düşüncem bir aralar henüz kadın vücudunu canlı canlı görmediğim zamanlarda acaba bilgisayardan izlediğim o kadın vücutları gerçekmi diye şüpheye düşmüştüm.hani televizyondaki herşey aslında öyle olmuyor ya aslında herşey bir film ya işte acaba bu gördüklerimde sadece bir filmmi acaba diye düşünüyordum.hani bana bile saçma gelsede bu düşünce yinede görmeden emin olamıyordum.sonraları kadın organını gördüğüm o an aklımdaki ilk düşünce "vay be cidden gördüklerimin aynısıymış bu" oldu.ilk gördüğüm içinde aklımda öylesevişme falan yoktuda acaba karşımdakinden izin isteyip azıcık incelesem falan diye bir istek oluşmuştu.ki izin istemesemde herşey kendiliğinden oluştu ve azıcık bir inceledim falan.mesela kızlardada erkeği işerken görme isteği var galiba.yada bana öyleleri rast geldi.gerçi bunu bütün kızlara genelleyemem.sevdiğim bütün kızlar bu hayattan değil gibiydiler.o değilde öyle yada böyle yazdım bişiler ve baş ağrımda gitti.

hoş hayat

nasıl bir hayat istiyorum dedim kendime ahada az önce.içimden geçen kelime hoş bir hayat oldu.hoş bir hayat nedir ya nasıl olduda içim bunu istedi.mutlu bir hayat huzurlu bir hayat istemek varken hoş bir hayat hem çok anlamsız hemde içi boş bir istek gibi geldi.neyse sonra düşündümde aslında belkide iyi birşey istedim.ulan yalan söylediğim nasıl belli.nasıl bir hayat istedigimi kendime sormamı zaman olarak az önce diye belirttim sonrada diyorumkı sonrada düşündümki falan diyorum eee az önceden sonraki zaman aha bu zaman peki ozaman yazdıgım zaman hangı zaman.oda bu zaman.eee ozaman şu anda düşündümde demem gerekiyordu.neyse lan anlayan artık begenır yazdıgımı herkes nasıplenmeyecek işte.neyse be bokunu cıkarıyorum dıyceklerımın.hoş hayat istemek falan filandı işte sorun.

jhfgyjkhkljşh

referanduma hayır, referanduma evet...

insanlar ne kadar çaresiz.. oy vercek başka konumu yoklan.değişen ne anlamadım.hayır demeyin diye yırtınanlar evet diyin diye yırtınanlar.ikisi arasındaki fark ne değişen ne her şekilde sikilen sen olcaksın.hangisi senin işine yarayacak bu kadarmı farklı ülkelerde yaşıyoruz.evet dersen akp sikecek hayır dersen chp.sana kalan kimin seni sikmesini istemen.

dfsdfasdfasdfasfsa

iyi insan kime denir kaç çeşit iyi insan vardır,iyi insan olmak için yapılması gereken ilk şey nedir.kimin daha cok iyi insanı vardır.ne garip şeydir şu iyi insan olma çabası sanki olunabilecek birşeymiş gibi.ne diye analarımız babalarımız falan biz küçükken bize iyi insan olmaktan bahsediyorlar sanki olunabilinecek birşeymiş gibi yada olsak sanki hoşlarına gitcek birşeymiş gibi.sikiyim iş hayatını bu arada.para için bir yerde toplanan insanların beyli hanımlı konuşmasını öyle konuşmasanda seni sikmeye çalışmasını hangi mantık çözebilir.garip ya sana yazıyorum ey salak yabancı sanki sen anlayışlısın gibi yazıyorum oysa sen asıl işte o bahsettiğim insanlardan birisin ama işte iyi insan maskesiyle bloglarda gezip kötü insanları sevmeyip tatmin olmaya çalışıyorsun.senle sorunum yok ama iyi insan sanma kendini.iyi insan da neya iyi olan şey nedirki onu yapabilen olasın.

nietzche uçak gündem falan

insan beyninin yüzde 3 ünü kullanıyor falan diyorlarya gerçekse doğru olduğunu düşündüğümüz şeylerin yüzde 97 yanlış olduğu anlamına geliyor.yani ben öyle anladım belkide öyle değildir.

o deilde her çıkan haberde gündemi değiştirmek için yapıyorlar diyen adamlarda bir garip geliyor bana.lan madem amaçları gündemi değiştirmek ozaman ne diye sende olayı dillendirip gündemin değişmesine katkıda bulunuyorsun.gündemde kalmasını istediğin olayı anlatsana böyle bık bık konuşana kadar.

Bu nietzche okumak seviye tespit sınavlarına girmek gibi bir şey.insanlar ne kadar zeki olduklarını nietzcheyi okuyabildikleriyle herkese göstermeye çalışıyor.yok nietzche böyle demiş bak bak şöyle demiş diye diye üstüme üstüme geliyorlar.madem öyle demiş git uygula arkadaşım ne biliyim elinde kırbaçla gez yada umut etmeyi bırak falan yada seni öldürmeyen şeyi bul ki güçlenesin demi.ama yok kimsede uygulama yok ama maşallah aforizmaları heryerde karşıma çıkıyor.tamam anladık nietzche okuyabiliyorsun ve zekisin tamam arkadaşım.ayrıca dün bir çocukla tanıştım ve konu felsefeye geldi bir şekilde.çocuk felsefe hakkında bişi demek için direk nietzcheden bahsetti ve nietzche tanrı öldü demiş falan diye başladı.ne var yani herkesin ağzında tanrı öldü lafı.tamam farklı bir yaklaşım ve çok estetik bir fikir hatta insanın hoşuna gidiyor farklılığı ama felsefeye ne katkısı var şu lafın.öldüyse öldü ne olmuş zaten hepimiz ölmüyormuyuz.önemli olan ölmemesi.zaten ölmeyen birşey yok diye bu kadar düşünmüyormuyuz.açıkcası bana hiç bir önemi yok gibi geliyor bu sözün.hiç bir düşünceyede dayanak olamaz söylersin en fazla üzerinde yarım saat konuşursun öyle kalır durur orda.

Neyse geçelim o konuyuda aman yazasım yokmuş aslında bukadar yazdım yeter. Ha bide uçak inince alkışlayan insanlar varmış.nasıl tür bir yaratığız ya niye alkışlıyorlarsa.uçağa binmediğim için görmedim ama görmek istiyorum o alkışlayanları.oley oley ölmedik alkış alkışJ

aşk

aşk denilen şu şey varya tamamen iğrenç birşey ve insanlar nedense dünyadaki en kutsal şey en saf duygu aşkmış gibi davranıyorlar.yada ben çok kötüyüm yaşadıklarımdan dolayı böyle düşünüyorum.hayır ama öyle değil okadar kötü değilim ne diye Kabul edeyim kötü olduğumu.şimdi aşk a kutsallığına bok attım neden attığımı yazmaya sıra geldi.aşk niye bok? Çünkü yapmamamız gereken şeyleri yaptığımızda hemen aşk ın kutsallığından bahsedip yaptıklarımızı meşru gösteriyoruz.örnek vercek olursak diyelimki en yakın arkadaşınızın sevgilisine aşık oldunuz.bu hareketin yanlışlığını örtmek için ne yapayım aşık oldum engelleyemedim kendimi demeye başlıyoruz.ister içinde yaşa bu aşkı kimseye bahsetme ister git arkadaşının sevgilisine açıl önemli değil ,eğerki ona aşık olduysan bu demekki sen aşk a inanıyorsun ve böyle bir şeyleri düşünmeyi meşrulaştırmışsındır.insan birşeyi gerçekten istemiyorsa onun düşüncelerine egemen olmasını önleyebilir.eğer aşk denen şeye inanıyorsan o zaman 10 yıllık evliliğini başka birine aşık oldum diyerek bitirebiliyorsun.biraz üzülmüş gibi yapıyorsun falan sonra arkanda bıraktığın umrunda olmuyor.yada bir sevgilin oluyor başka birine aşık oldum diyip bir anda bitiriyorsun.birini çok seviyorsun deli gibi aşığım diyorsun sonra o başka birini seviyor başka biriyle birlikte oluyor sende kimse haketmiyor benim aşkımı diyip tek gecelik ilişkiler yaşayıp yada ilişkilerinde karşındakini aldatarak intikam alıyorsun kendince.bunu yapmanada neden olan aşkın herşeyi yaptırmayı meşru göstermesidir.oysa aşk denen şeye inanmazsan o seni sevmeyen kadının başkasını sevmesini normal karşılayıp hayatına devam edebilirdin.aşk bu dünyada bazı saçma düşüncelere sahip olmana neden oluyor.mesela aradığın insanı bulmaya çalışma diye birşey,ruh eşini bulmak gibi sana özel bir insanın olduğunu düşünmek gibi.ondanki arkadaşının sevgilisine aşık olduğunda işte aradığım insan buydu diyorsun ve aradığın insanı bulduğun içinde en yakın arkadaşının sevgilisi olup olmaması umrunda olmuyor çünkü o senin olmalıydı diye bakıyorsun hatta arkadaşın senin olanı aldı diye ona kızabiliyorsun içten içe.oysa aşka inanmasaydık bu dünyada sadece bir kişinin seni mutlu edecegine sana özel bir kişinin var olduğuna inanmasaydık ozaman başka birinide sevebileceğini düşünüp böyle şeyler yapmazdık.aşkın daha bi sürü iğrençlikleri var ama şimdilik bu kadar yazıyorum.

dışarı çıkmadan önce varlığımı sorgulayasım geldi

basit basit şu konuya giriş yapasım geldi...nedir en büyük derdimiz bizim.bu dünyada ne için bulunduğumuz.bırakalım insanlığı mutluluğu yok aşkı yok kapitalizm sistemin dünyanın sonunu getirceğini falan.bundan da öte bir şey var.neden dünya var ve ben niye varım.bakıyorum kendime düşünmek garip geliyor.neden ben düşünebiliyorum bana bu özellik neden verilmiş.yada verilmişmi demem lazım.bir veren varmı.yani hep ulan bir yaratıcımız varmı sorusu akla geliyor.istediğin kadar hayata bağlı ol bu varlığının nedenini bilmediğin gerçeğini değiştirmiyor.çözüm getirmişiz hani bazı şeylere.allah demişiz ve peygamberler kitaplar falan filan bir çözümler bulmaya çalışmışız.insanlar inananlar ve inanmayanlar diye ikiye bölünüyor.bu bile garip geliyor.varlığımızı sorguluyan şeyler değilki bunlar.yok allah varmış biz ona ibadet etcekmişizde cennete gitcekmişiz.bumudur var olma sebebimiz yani.ben yokdan var olcam sonra ibadet etcem sonra cennete gitcem.olay bu kadar saçmamı cidden.bu inananlar tarafı.birde inanmayan taraf var.ben inanı anlıyorumda şu kendine ateist deyip bir kimliğe sokan adamı hiç anlayamıyorum.ateisten kastım şu ben inanmıyorum görmediğim şeye inanmam arkadaş ne yapayım içimden gelmiyor diyen ve sonrada bende inanmak isterdim keşke olduğuna kesin emin olsaydımda ibadet etseydim diyen tipler.yani bumudur çözüm .diyelimki allah cidden var ve birgün dünyaya bütün insanlara kendini gösterdi işte dünyayı ikiye böldü sonra birdaha birleştirdi sonra kıyamet gibi şeyler yapıp tekrar düzeltti ve hepimiz allahın varlığını kesin olarak gördük.bu durumda bu ateistler kesin gördükleri için sabahtan akşama kadar secdeye varcaklar sonra dualar okuyacaklar hepımız allahın kuluyuz diyip ortalıkta gezcekler.bana çok komik geliyor.yani biz insanların sorunu allahın varlığının kesin olup olmadıgını bilip yada bilmemek değlki biz niye varız onu bilmiyoruz.ayrıca ben niye kendimden üstün birine kulluk yapayım.beni yarattı diye kulluk yapmak korkaklıktan başka birşey değildir.beni isterse saniyesinde yakıp kül etsin bu neyi değiştirirki ne diye ben başkasının kuluyum.oysa ben varsam ben en üstün olmalıyım.allah gibi olmalıyım.benim altımda kullar olmalı.eğer böyle değilse ozaman ben varım diyemem.bunu nasıl anlatabilirim bilemiyorum ama işte gerçek budur.eğer ben kulsam bir şeye ben yokum zaten.o var ve ben yokum.yok cennete gitcekmişim ulan sen kimsinki beni cennete gönderiyorsun.yok benden üstünmüş.ben niye senden üstün değilim.eğer senden üstün değilsem sikerim böyle bir var olmayı.yok ben ateistim allahın var oldugunu kesin görürsem ibadet ederim.bu düpedüz yalakalık korkaklıktır.niye ibadet ediyorsun allah bişi yapmasın diye.allah bişi yapcak diye ibadet edince bütün varlığını çözcen yani.biz yokuz çünkü varlığımızın hiç bir nedeni yok.allahın var olması bizim varlığımızın nedeni olamaz.onun varlığı cennet cehennem bile bu soruya cevap değil.tabi bir yaratıcı oldugunu ve cennet cehennem gibi seylerın olmadıgını baska birşey oldugunu savunanlarda var.ama bu düşüncede varlıgımıza cevap veremiyor.çünkü cevaplar sadece nasıl sorusunu cevaplıyor oysa bizim varlığımızı ilgilendiren niye sorusudur.diyceğim şudurki ateist olsun inanan olsun hepsinin derdi bir yaratıcımız olsunda biz ibadet edek bize cenneti versin.ne yani cenneti verince birisi ona kulluk yapmaya razımıyız biz.kimse demiyecekmi lan bu allah neden benden üstün.ben niye ondan üstün değilim.biri çıkıp sırf bize armağan veriyor diye buna saygı duymamız yada ne biliyim dediklerini yapmamız iğrenç bir şey demiyecekmi.biri allah birgün çıkığ geldiğinde karşısına dikilip sen kimsin de beni yaratıyorsun be kimsin de benden güçlüsün .kabul etmiyorum bunu demiyecekmi...neyse işte böyle yazınca kafayı yemiş oluyoruz.çokda önemli ya kafayı yiyip yememem.neden kafayı yemekten korkuyorsak bide.sanki kafamız çok yerindeymiş gibi...

şiir sevmek


şiiri sevmiyorum sevemiyorum.ve benim gibi çok insan var.şiiri sevmiyorum demek bir bakımdan ben ayıyım demek gibi bir durummuş gibi üstüme üstüme geliyorlar gibi hissediyorum. evet başıma birşey gelmiyecekse ben şiiri sevmiyorum diyorum ve bu konu hakkındaki suskunluğumu bozmak istiyorum burda.tamam isteyen ayı diyebilir bana ama benimde mazaretlerim var bu konu hakkında.bende herkes gibi anamın karnından sevimli bir bebek olarak çıktım. yani anamdaki karın benim inim değildi. ordan öyle böğürerek bir yandanda böğrüme vura vura çıkmadım.bende herkes gibi ulan ne bu ışık anam anam gözüm acıyor amınıskim ağlayayım baride beni geri soksunlar diye ağlayarak çıktım.yani dediğim gibi şiiri sevmemem daha sonraki zamanlara denk geliyor.öyle bir andada oluşmadı bu şiiri sevmeme durumu.bişiler birike birike bu hale geldim.şimdi hangi nedenlerden hangi anılardan bu hale geldiğimi bütünüyle ele alamam ama aklıma gelen bir kaç anı varki neden şiiri sevmediğim konusunda banada hak verebilirsiniz ve belkide ulan çocuk ayı ama sempatik yada çocuk ayı ama hayat onu ayılaştırmış suçu yok falan diyerekten benide bir nihat doğan gibi benimsemenizi istiyorum.ilk olarak 23 nisanlarda ve 19 mayıslarda okunan şiirler neden oldu.örnek bir şiir vereyim;

Nasıl bayram etmez, sevinmez insan,
23 Nisan bu, 23 Nisan.
Türklük gerilemiş çaresiz kalmış,
Götürmüşken üç kıtaya şeref, şan.

Kalmış bir sultanın keyfine işler.
Nice yıllar olmuş Türkler perişan.
Gittikçe kuvvetsiz, çaresiz kalmış,
Dört yandan üstüne saldırmış düşman.

Milleti yüzüstü bırakıp kaçmış,
Canının derdine düşmüş de Sultan...
Ansızın işlerin başına geçmiş,
Milletin bağrından kopan kahraman...

Başlamış bir ölüm-dirim kavgası,
Sultana isyan bu, cihana isyan
Millet öyle büyük, baş öyle büyük,
Bakmış, parmağını ısırmış cihan...

Ana toprak için al bayrak için,
Tepe tepe gövde, dere dere kan...
Türk hak edince egemenliği,
Açılmış önünde bir şanlı meydan...

böyle bir şiir işte tamda bahsettiğim şiir bu şiir. 23 nisan çocuk bayramı sizin bayramınız dediler eğlenin gülün dediler ama bizi salak salak giydirip o güneşin altında (ki 23 nisan hep güneşliydi ) 2-3 saat böyle şiirler dinleterek bizden şiirleri dinlememizi ve sevmemizi beklediler.birde öğretmenlerimiz yanımızda duruyordu 3 lü sırayı bozmayalım diye diye bizide geriyordu.belimi tuta tuta arada bir çömelip bacaklarımı dinlendire dinlendire işkencenin bitmesini ve o günün en güzel hediyesi olan tatilimin tadını yaşamayı bekleye bekleye o salakça şiirleri dinledim.ve o şiirleri okuyan cocuklarda hep sınıftaki eli yüzü temiz zengin cocuklarından seçilirdi ki o çocuklardanda nefret ettiğim için dinleme isteğim sıfırın altında -273 dereceye kadar iniyordu.o götüm kadar çocuklar birde hocalarının direktifinde bağıra bağıra söylüyorlardıya götelek sanki savaş meydanında william wallece da birazdan süvarilere kılıclarla dalcağız gibi bağırdıkça bağırıyor. evet bu şiir denen şeyle ilk tanıştığım zamanlar oluyor ve gördüğünüz gibi pek iyi bir başlangiç yaşayamadık şiirlerle.

ondan sonra ortaokul zamanları edebiyat hocamızın bok yemeliğinden dolayı şiire karşı ayılaştım.ergenliğe yeni girmişim aşk duygusallıktır had safhada saça çimento döker gibi jöle döktüğüm sokakta yürürken sağımda solumda önümde ki bütün araba camlarını magaza camlarını ayna niyetine kullandığım zamanlar.işte karşı cinse ilgi arttıkça şiirlere bir yönelme isteği oluyor bişiler karalama isteği doğuyor.ama edebiyat derslerinde hocanın okuttuğu o mehmet akif ersoy şiirleri o ziya gökalplar yunus emreler falan benim istediğim o duygusallığı yansıtamıyorlardı.öğretmen zaten şiir okumak için bahane arıyordu her ders önce kendisi büyük bir duygu yoğunluğuyla okuyor.ağzından çıkan her kelimede doğduğu yerin şivesine kayan ağzıyla mücadele eder ve her kelimeden sonra bunu başardığı için sesinde sevincin verdiği bir çoşku giderek dahada belirginleşiyordu.şiiri okuduktan sonra haykırışlarından bozulmuş saçını düzeltir ve yüksek bir gürültüden alkışı bizden alarak yerine otururdu.eğer şiir sevmek böyle bişiyse ben sevemem diye düşünmeme neden olmuştu.hadi onu geçtim birde okuduktan sonra dersin geri kalanında şair burda ne anlatmak istiyor diye diye kafamızı sikmeside ayrı bir soğutma nedeniydi ki ben herseferinde şairin o anlatmak istediği şeyi tutturamazdım. şiir denen şey metaforlardan geçilmiyor adam A kelimesini kullanır sen dersinki burda B kelimesinine gönderme yapıyor.önünde onlarca olasılık var ve şanslıysan şairin o anda neyi düşünerek o kelimeyi kullandığını bulcaksın.şair osturuktan bahsediyor hoca yok osturuktan kastı gökgürültüsüne gönderme yapıyor dedikçe ulan ben anlamıyorum galiba şu şiirden dememe neden oldu.

neyseki o yıllarıda atlatıp artık kendi kararlarımı kendımı vercegım yıllar oldu.hikaye okumayı sevmişim romanı sevmişim geriye bir şiir kalmış onuda hallettimmi en büyük mentaliteden enteliteye kadar bütün herşey benim olcaktı.bir şarkıdaki sözleri sevebiliyorum ,gayetde bende şiir sevebilirim diyerekten kendimi bir daha kandırmayı başardım.benim yaşımdaki sivrilmişler hangi şairleri okuyorsa bende alıyorum onların kitaplarını bukowskileri özdemir asafları.aldım odama koydum ertesi gün baktım ev arkadaşım okumaya başlamış.tam odasına gittim abi şu şiire bak dedi.adam okurken yüzünde öyle bir acı oluştuki başladı okumaya etkili olsun diye vurgulu okumaya çalıştı ama okuduğu adam özdemir asaf olunca nereye vurgu yapacağınıda bilemediği için her kelimeye vura vura okumaya başladı haykırdıkça haykırıyor .onun o okuduktan sonra benden vay be dememi bekleyen ifadesini gördüğümde şiirden dolayı ağlak bir ifadeye dönmeye kasan büzülmüş yüzünün ortasına yumruğu geçiresim geldi. bir şiir bir insanı ne hale getiriyor be arkadaş diye düşündüm ve odadan kitapları almadan cıktım bırdahada sahiplenemedim o kitapları.yok arkadaş ben böyle şiir okuyamam şiiri sevmek vurgulu okumaksa ben yapamam öyle şeyler.

aslında şu anda şiir seviyorum.benimde bir iki okuduğum şair var öyle şiirlerini sevdiğim. ama adını söylemek istemiyorum.çünkü başka bir yazıda o olayında garipliğini anlatmak istiyorum.


kadın ve futbol üzerine


kadınlar tuttuğu takımı bir erkek kadar tutup takımının maçlarını izlemekten bir erkek kadar zevk alabilirlermi?

nedense bana bir kadının bir erkek kadar ateşli bir şekilde tuttuğu takıma taraftar olamazmış gibi geliyor.çünkü bir erkek futbolu izlerken sadece taraftarı olduğu için değil ayrıca çocukluğunun sporunu izlediği için öyle ateşli bir taraftar oluyor ve öyle kendinden geçiyor.mesela bir kadın sadece tuttuğu takımın maçını izler birde sevgilisinin maçını izlesin diyelim.ama bir erkek sadece kendi takımının maçını izlemez tv da denk geldiği sürece 3.lig takımları arasında geçen bir maçı bile izler.burda kadınlar maç izlemesin takım tutmasın bu erkek oyunudur falan filan demiyorum.sadece kadın ile erkegin maç izleme tarzının farklı olduğunu söylüyorum.şu bir gerçektirki erkeklerin aralarında konuştuğu konular 4 tanedir.para kadın futbol siyaset...bu 4 üne baktıgımızda kadınlar bir erkeğin hayatına 13- 14 yaşlarında ergenlikle beraber giriyorlar.siyaset yapmak ise lise dönemlerine denk gelir hatta lise son üniversite başlarındaki dönemlerde girer hayatımıza.para genelde en son girer üniversite bitene kadar kimsenin para kaygısı yoktur para hakkında konuşulmaz pek yani para en son hayatımıza girmiş.futbol ise kadındanda önce 6 yaşlarında giriyor.erkekler o çoçukluğundaki saflığın kadınlar tarafından gittiğini düşünür daha sonra para ve siyasetle iyice değişip saflığını tamamen yitirdiği için o saflığın özlemini hep arar durur.futbol ise o anılara götüren elindeki tek gerçektir.ondan hepimiz küfür ediyoruz ondan deli gibi bağırıyoruz.çünkü hepimiz zamanında ona benzer bir pozisyon yaşadık ve oralardan nasıl vurduğumuzu hatırlarız her pozisyonda bilinçaltımıza benzer pozisyonlarla örülü anılar hücum eder sonra işte söyleniriz öylemi vurulur lan diye.kadınlar futbolu sevebilir ama çoçukluğunda futbolla ilgili anıları yoksa bir erkek kadar zevk alarak izleyemez.aslında düşüncemin yanlış olduğunu düşünüyorum.çünkü erkeklerde cocukluğunda top oynamaktan kaçan çocuklar daha ateşli taraftar oluyor.altında başka bir şey var bu olayın.boşuna yazmış oldum bu olayı:) ama silmiyim boşver.yinede kendimden yola çıkarak demiştim.en azından ben o günleri özlediğim için futbolu seviyorum.bana cocukluğumu hatırlatıyor.bu yüzden fenerbahçeli olupta fenerbahçenin her spor dalında başarı kazanmasından mutlu duyan bir adamı anlayamam ben mesela.adam fenerbahçe basketbol takımı maç kazansın seviniyor.banane ya basketinden tenisinden .ben futbolu seviyorum ondan bir takım tutmuştum.eğer basketbol ligini izleyeceksem ordada bana sempatik gelen bir başka takım tutabilirim gibime geliyor.yani ben beşiktaşlıyım aslında ama baskettede fenerbahçeyi tutabilirim.illa her dalda niye beşiktaşı tutayımki.bu saçma geliyor işte bana.neyse ya yemişim sporu uykum gelmiş ne diye daha gözlerim açık gidip deli gibi rüyalara dalayım ohh mis.

çaresizlik


Ben çoçukken dışarda top oynamamla akşam eve gitmemi bağlayan saatlerde televizyonlarda dünyada neler olduğunu anlatan haberler vardı. babamın televizyonu sadece o amaçla kullandığı zaman.eskiden günde sadece bir film televizyonda çıkardı o da haberlerden sonraki zamanda yayınlanırdı.geneldede kemal sunal filmlerini beklerdik.işte o filmleri kaçırmamak için 1 saat önceden televizyonun karşısına geçerdim ve annemle babamla birlikte haberleri izlerdim.aslında izlemezdim sadece bakardım.başbakanın konuşmalarını dinlesemde anlamazdım.haberleri sunan adamların o çoçuk türkçemde olmayan kelimeleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu.zaten ben daha yeni yeni öğrendiğim kelimeleri cümle içinde kuruyordum.hiç birşey anlamadığım konuşmalara sadece kemal sunal filmini kaçırmamak için katlanırdım. Bir gün benimde ilgimi çeken bir haber oldu.televizyonda bir çocuk kafasında saçları dökülmüş ağzı burnu örtülü , zayıf kanserli bir cocuk ağlayan annesi işsiz babası vardı. öyle güçlü babalardan değil kirli sakallı kemikli yüzünden akan gözyaşlarını akıtan biri.diğer çocuğu sakat akraba iişkisinden.hayatımda ilk defa başka hayatları görüyordum.sanıyorumki herkes mutlu.herkes benim gibi..ben sadece dayak yiyince bana kızılınca yada bişiler aldırmak için ağlıyordum.sanıyordum ki ağlamak bu işe yarıyor.o zaman gördüğüm ağlama benim ağladıklarımdan değildi.çaresizlikten için için ağlayan bir canlı ilk defa görüyordum.ya benimki ağlamak değildi yada bunlarınki başka birşeydi.kendimi kaybetmiştim dalmıştım ne düşündüğümü hatırlamıyorum ama sonra annem değiştir şu kanalı niye böyle haberler koyuyorlarki insan dayanamıyor böyle şeylere dedi sonra babamda iç çekerek o kanalı değiştirdi..anlayamamıştım neden değiştirdiğini.bir acıyı kapatmak neye yarardıki.o oradaydı bizim yaptıgımız sadece oraya bakmamaktı.biz birilerinin acılarını gördüğümüzde acıyıp gözyaşı döktüğümüzde yeterince bir şey yaptığımızı düşünüp başka tarafa bakıyoruz.tek yaptığımız gözyaşı dökme isteğimizi tatmin edecek görüntüler görmek haberler duymak.gözyaşı döktükten sonra artık hiç birşey ifade etmiyor başkalarının acısı.oysa orda hala çaresiz insanlar var.işte bende şimdi gözyaşı dökme isteğimi o olayı hatırlayarak sağladım.birazdan unutcağım açacağım facebookumu arkadaşlarımın paylaştığı komik vidyoları izleyip güle güle eğlenceli zamanlar geçirceğim.öyleya tatmin ettim acı isteğimi.bazen ben derim bazen sen dersin hani hani şöyle bişi .birşeyin değerini en çok bilen onu elde eder diye.oysa nekadarda yalan.o kanser hastası çocuk benden daha çok dünyanın değerini biliyordu.şimdi kimbilir çoktan ölmüştür...bense hala yaşıyorum niye yaşadığımı bilmeden.oysa o koşmak istediğini top oynamak istediğini söylerken yavaş yavaş ölüyordu.ben artık sadece çok gülmekten gözyaşı dökebiliyorken onlar "mar adentro"filmindeki javier bardem gibi çaresizliklerine gülümsüyorlar.


tamam devam devam...gülme

Evetttttt blogumun okur kitlesi. kendimden yola çıkarak diyorumki izlediğimiz blogların bir çoğunu okumuyoruz.yani ben şimdi 7 izleyicim olunca en azından 7 kişi okuyor diye düşünürken bir anda gerçekle karşı karşıya geliyorum ve lan belkide hiç okunmayacak bu yazı öyle internetin sınırsızlığında kaybolcak falan diye düşünüyorum.ben bundan bahsetmiyecektimde yazmaya başlarken aklıma geldi.o zaman şöyle bir önlem alıyorum.izleyecilerimden bu cümleyi okumayan bok yesin diyorum.yani diğer yazdıklarımı okumadıysan bişi demiyorum ama bu cumleyi okumadıysan işte ozaman bok ye diyorum.bunu okuyan yemiyecek okumayanında bok yediğinden haberi olmuyacak sadece ağzına bir bok tadı gelcek ama anlayamıyacak ne yediğini.ondan sorun yok devam hadi hadi tamam boşver ya uzatma be hakaret etmedim işte sonuçta okudunki haberin var bu dediğimden ne diye üstüme geliyorsun alt tarafı komik olmaya çalışıyorum...ancaaa çalışırsın ama olamazsın deyip laf sokma bende sana cevap veririm .ne derim mesela şunu derim ne derim dur bende sana laf sokcam öyle lafı söyleyip gitmek yok.oha lan böyle dese biri cidden karşılık veremezmişim bunu anladım. geçtik bunu boşver laf sokma bana.aklıma bişi gelmedi. …neyse ya geçelim bunları.neyse anlatcaklarım şunlardı aslında.”neyse” yi ne çok kullanıyorum ya eğer bu yazıda bir daha "neyse" yazarsam bende bok yiyim.eşitlik konusunu yazcam.bunu yazmaya karar vermem yerin altında metroyu beklerken oldu.neden öyle oldu anlamadım.diyceğim şuki.ulan ki ayrı yazılır demeyin ben orda şuki diye bir kelime kullanmak istedim ondan yani.şimdi gerçek ki yi kullanıyorum.evet diyceğim şu. . . . . . . .. . .. . ki .bu seferde çok ayırdın diyen olcak .bu salak şey niye ayrılmıyor anlayamadım.renk değiştirdim artık neyliyim...neyse konumuz ciddi aslında bırakayım böyle salaklıkları.diyeceğim şu ki eşitlik imkansız bişidir…ne oldu çok şaşırdın demi.bunu kimse söylememişti daha önceden demi.. ilk ben söyledim öyle mal mal kalırsın işte.tamam biliyorum bunu herkes söylüyor ama insanlar diyorki insan doğası gereği eşit olamaz.sonra akabinde bi kendine bak bi bana senle ben eşitmiyiz kuzum allahını seversen deyip devam ederler konuşmaya.işte bende metroyu beklerken dedimki yok lan durum öyle değil.yani biz hiç birzaman olmuyacak şeyin peşinden koşuyoruz durumu değil.aslında hepimiz eşitlik istiyoruz…yani madem hiçbirimiz eşit olmak istemiyoruz ozaman niye hepimizin ağzında eşitlik var ve bunun dayanağı olan adalet var.işte bunu düşünüp durdum metroyu beklerken..okulda öğretmen öğrencilerine eşit davrandığını kimseyi kayırmadığını söyler.ahahaha kayırmak ne lan yazarken farkettim küfür olmak isteyip arada kalmış gibi .”sana kayarım” ı çağrıştırıyor ama ondan daha güzel söyleniyor.seni kayırırım osman.hepinizi kayırıyorum.ulan konu neydi.eşitliğede örnek vere vere öğretmenin öğrencileri kayırmadığı örneğini verdiğim için beynimin şu zamana kadarki biriktirdiği tüm anıları tüm mantıksal çözümlemeleri tüm birikimime koyayım.ne biçim bir beynim var ya rab.rap rap rab.he işte hepimizin ağzında olan bu adalet olsun isteği eşitlik olsun isteği öyle gotten sallamanın iyi insan görünmek istemenin iki yüzlü söylemi değil aslında.biz ciddi ciddi eşitlik istiyoruz lan.işte onu farkettim ben onu demek istiyorum ondan metro diyorum kayırmak diyorum.konunun hernekadar içinede etsem demek istediklerim şunlardı.aslında hepimiz eşitlik isterken bize eşit davranılmadığını düşündüğümüz için kendimize daha çok şey alıp eşitsizlik ortamını dahada büyütüyoruz.insanların amacı eşitsiz bir ortam oluşturmak değil aslında.ama hepimiz mağdur görüyoruz bu paylaşım olayında.çok zenginimiz bile ondan daha zengin olan başka birini görüp onla eşit olmak istiyor çok güçlümüz illaki ondan daha güçlü olan birini görüp onla eşit olmak istiyor.yani illaki kendimizden daha fazla hakka sahip olan birisini görüp onun gibi olmak istiyoruz ondan dolayıda kimse paylaşmıyor.aman bunuda zaten herkes biliyor pek farklı bişi demedim.neyse ya yazmış bulundum artık ne yapalım yapcak bişi yok.ben zaten gökdenizden üstünüm.baskette var futbolda yok teniste var.

iş başvurusuna baş vurdum

yine bir iş görüşmesinde biz sizi ararız taktiği denendi.ah ulan azcık adam olsam insanlarla iletişimde benim adına siklememek dediğim insanlarında utangaçlık dediği ruh halimi aşsam o anda biz sizi ararız dendiğinde "madem şimdi işe almıyorsun ne diye daha sonra arayıp rahatsız etcen göt sivilcesi" desem acayip rahatlamış olacağım.neyse portishead undenied dinleyip bugünü kapatalım.


sahiplenmeyen düşünceler

para için götünü vermekle suçladığımız fahişeler para için verdiklerimizin miktarına bakıldığında hepimizden daha az vericidirler.

canına kıymayıp yaşadığın hayat kendini kandırdığın anların toplamından oluşuyor.
erkekler sadece kendilerine güzel gelen kızlarla yatabilirken kadınlar her erkekle yatabilirler.
iyilik, daha çok kötülük yapmak için kullanılabilecek en etkili yol olduğu için yapılmaktadır.kötülük yapma isteği kalkınca iyilik yapmak için hiç bir neden olmadığını düşüneceğiz ve ondan sonra tam anlamıyla iyi birşeyler yapmaya başlıyacağız.
kadınlara sadece seks objesi olarak bakılmalıdır.kadınlarda kendilerine böyle bakılmasını istemelidir.
siyah ırklar köle olmak için uygun yaratılışta oldukları için köle olarak kullanılmıştır.
fakirler görgüsüzlükleriyle cahillikleriyle konuşma biçimiyle her şeyiyle insanlığın defosudur.
kızlarla arkadaşlık kurmanın asıl amacı onlarla yatmaktır.eger bir kızla bu amaçla arkadaşlık kurmuyorsan bunun tek nedeni bahsettiğim asıl amaç için arkadaşlık kurmak istemediğini kendine inandırmak istemektir.
romantizm, aşk gibi şeylerin amacı insanların seks cinayet şiddet gibi güdülerini tatmin etmek istemektir.
evli çiftlerin çocuk yapmayı istemelerinin nedeni erken boşanmayı önlemektir.çoçuk boşanmaktaki geciktirici görevi üstleniyor.
bir gün mutlaka ölceğini bile bile bu dünyaya bir çocuk getirmenin katil olmaktan bir eksiği yok hatta fazlası vardır.
Hitler bütün yahudileri katlederken herkes seyrediyordu taki kendileri için bir tehdit olarak gördükleri ana kadar.o andan sonra durdurmaya çalıştılar.insanların en çok haz aldığı durumlardan biri izleyici olma durumudur.bugün afrikada hepimiz biliyoruzki yoksulluk var soykırım var hastalık var.ama hiç birimiz parmağımızı kıpırdatmıyoruz.ama o insanlar hakkında belgeseller yapılsın filmler yapılsın hepimiz onları seyretmeye bayılıyoruz.filmlere bol bol ödüller veriyoruz.izlemek güzeldir.

not: bu düşünceler bana ait değildir.başkasınada ait değildir.ne benim ağzımdan çıktı nede başkasının ağzından çıkarken duydum."peki ozaman kime ait" diye sormayın.illaki bu düşüncelerin bir sahibi olduğunu düşünmek istiyorsanız bunları şeytanın düşünceleri olarak düşünebilirsiniz. her düşüncenin başına "şeytan diyor ki" diye ekleyin.

böyle buyurdu freud

Nietzche ben bu kulaklara gore ağız değilim dedi ama yanıldı tamamen bu kulaklara ağız oldu ondan msn lerde facebooklarda nietzchenin aforizmaları yazılıyor.kadına giderken kırbacı unutma yazılıyor beni öldürmeyen şey güçlendirir yazılıyor .nietzche tamda bu kulaklara gore ağızlık oldu yani.herkes duymak istediğini aldı ondan.ama kimse freud un herkes annesini arzular sözlerini yada hırsın eşcinsellik belirtisi olabileceğini iletilerine yazamadı.kulakları bunları duymaya cesaret edemedi. freudun ağzı kulaklara söylemedi kişinin bilinçaltına söyledi.ona ağızlık yaptı.ondan kimse sözlerin doğruluğunu kabul etmeye cesaret edemediği halde freud hala tüm gerçekliğiyle psikolojinin babası kabul edilir.kimse görmezlikten gelemiyor onu.bu söz freud için daha bir doğru gibi geliyor.bende freuddan sözler söyleyecek cesarette olmadığım için nietzcheden bir sözle bitiriyim.”bu da dahil bütün genellemeler yanlıştır”…

başlığın amına koyayımmı diyim. ne diyim şimdi allahınızı severseniz


yaşamak ne kadarda saçma.yazı yazmak saçma.saçma demek saçma dememek saçma.düşünmek saçma düşünmemek saçma.zamanın kıymetini şimdi anlıyorum.akıp gitmeseydi öldürmeseydi beni hep bu soruları sorup durcaktım.oysa şimdi sorsamda sormasamda sonunda bitcek.zamanın kıymetini bilmekte saçma.

bir döngüdür herşeye saçma olarak bakmak.bir an geliyor ve bir anda herşeyin saçma olduğunu düşünmeye başlıyorum.müzik dinlemek saçmak ders çalışmak saçma sevgiliyle zaman geçirmek saçma film izlemek saçma halı saha maçı saçma yüzmek saçma herşey saçma.herşeye saçma olarak bakmak saçma.
bu yazıyı biri okusa vah zavallım depresyonda bu çocuk der.ama o da saçma.kim takar depresyonu sen değilsinde ne oldu ölcen olum ölcen bende ölcem depresyon dediğin nedirki ölünce biter ozaman o da saçma.
hacı ölüp gitceksen ozaman salla bunları git fındık üstünde fındık kır demekde saçma.
ooo sen uçmuşsun seni kimse kurtaramaz demekte saçma...
"babuş ona saçma buna saçma diyorsunda ozaman sen saçma olmayan bişi de" demekte saçma...
senlemi uğraşcam siktirgit ne halin varsa gör demekde saçma.yok yok bu saçma değil.ama bunu demeyin.yani ayıp bence denmemeli.denirmi be böyle şeyler.
saat 3 olmuş yarın sabah sınav var ben bu saçma yazıyı yazıyorum...neyse allahtan beynim küçükte herşeye saçma olarak baktığımı unutuyorum bir zaman öyle oyalanıyorum falan.
saçma ulannnnnnnnnn saçma işte ama ne yapsam saçma ne yapmasam saçma.çocuğum olsun ismini saçma koycam.saçmaaaaaaa gel oğlum.gelsene lan öküz ne bakıyorsun gel gel gel cartele gel.o deilde sınav gircek işte kaçarı yok.böyle saçma saçma dedimde birgün kafayı yersem artık işin içinden çıkalamıyacak kadar boktan bir duruma düşersem gidip banka soymaya çalışcam.kaybetcek neyim var diyerekten planlı bir şekilde hayatımın en büyük adrenalini yaşayacağım.yıllar boyunca banka soysam nasıl soyardım diyip okadar düşündüm cok iyi bir planım var.ama 3 adama ihtiyacım var biri kısa boylu olmalı.öyle birileri falan varsa aranızdan bana katılabilir.ama bankayı soyduktan sonra bütün paraları yine kendım alcam onuniçinde bir plan yaptım=) o kadar film izledik hangi filmde banka soyulduktan sonra paralar kardeş payı olarak bölüştürüldü allahınızı severseniz...allahınızı severseniz ne güzel bir şey öyle durmadan kullanasım geldi.aman neyse çalışcam ben ya bırakıyorum bu yazıyı burda mallık yapmıyım durduk yere hadi bakalım siktirolup gidiyorum ben allahınızı severseniz.

hürriyet gazetesi

şu hürriyet gazetesinden nefret ediyorum.öyle sıradan bir nefretde değil.o haberleri yazan insanları işkence ederek öldürmek istiyorum.çünkü eğer birine işkence etmek gerekirse bunlar işte o insanlar.bir defa bunlar gazeteci değilmi.içinde yazı yazmak olan her meslekte benim aradığım bir kaç şey var.beni bilgilendircek farklı bir bakış açısını göstercek yada kültürel olarak daha donanımlı olmamı sağlayacak şeylerin yazılı olması gerekir.ama bu gazete tamamen işi paraya dönüştürmüş.ne yazdıkları önemli değil ne yazarlarsa daha cok tıklanırlar diye yazı yazıyorlar.ve eğer sorsanda toplumun istediği haberler bunlardır derler işin içinden çıkarlar.bir defa ben bu toplumun bir bireyi olarak hertürlü aptal şeyi okuyabilirim .ve bana seksi bir kadın fotoğrafı koyarsan ben onu tıklarım.yada sibel can kocasını kimle aldattı bakın tarzı şeyler yazarsan ben oraya bakarım.bu gazete sadece böyle haberler yapmaya başladı.ve sonrada çok okunuyoruz diye başarılı olduklarını sanıyorlar.benim insan olarak bazı zayıf noktalarım var.bunlar seksi fotograflara bakmak sonra aptal ünlüler hakkında salakça şeyler merak etmek gibi.bir gazetenin görevi bu şeyleri daha çok önüme koymak değil bunlardan kurtulmamı sağlayacak adam gibi haberler vermek olmaktır.yanı ben gidip seksi bişiler görmek istesem giderim ona göre sitelere girerim yada ünlülerin salak hayatı hakkında bişiler duymak istersem açarım tv yi.ama ben bir haber okumak istediğimde böyle şeyler görünce anlıyorumki bu gazetenın amacı bana geliştirici bilgilendirici yazılar yazmak değil tersine benim zayıf noktalarımdan yararlanıp beni sömürmek oluyor...ee arkadaşım bu kadar şikayetçiysen okuma ozaman diyen olcak elbette.şimdi sorun benim okumamda değil.hürriyet gazetesi kitleleri etkileyen büyük silahlardan biridir.ben okumasamda hürriyetin okunduğu gerçeği değişmeyecek.bu insanlar yaptığı mesleğin hakkını vermedikleri için kendilerinden utanmaları gerekiyor.para kazanmak istiyorlarsa hertürlü yolla yapsınlar bunu.ama yazı yazarak kendilerine yazar diyerek bunu yapmasınlar.hadi seksi fotoğrafları yada ünlülerin aptal dünyası tarzı şeyleride geçtim birde aldatıcı başlıklar kullanarak içi boş haberler veriyorlar.biliyorlar böyle yapılınca daha çok tıklancağını ondan hertürlü başlığı kullanma hakkı görebiliyorlar.zaytung daki haberlerden hiçbir farkı kalmadı.umarım böyle yaptıkları için bunun bedelini öderler.insanın elinden bişide gelmeyince tek beklentisi hakettiklerini bulurlar demek oluyor.allahımya okadar cok nefret ediyorumki benim zayıf noktalarımdan faydalanmalarından ellerime geçseler çoçuk gibi ağlatana kadar bokunu yiyim abi yapma diyene kadar işkence yapmak istiyorum şunlara.

kadın aldatır erkek aldanır


hani aldatmak diye birşey varya ilişkilerde var işte bilmiyormuş gibi davranmayın.yani aldatma genelde erkeklerin yaptığı birşey olarak kabul ediliyor.oysa durum tam tersi kadınlar daha fazla aldatıyor.şimdi ulan zaten herkes bunu diyor demeyın tamam bılıyorum artık "kadınlar daha çok aldatır" demek bir klişe haline geldi.bunu biliyorum ama ben neden kadınların daha çok aldattığını farklı bir şekilde diyeceğim ya hemen bok atmayın yazıma.belkide güzel yazı olcak bellimi olur.neyse öncelikle aldatmanın kelime anlamına bakacak olursak ortada bir aldatan birde aldanan var demek oluyor.aldatmak karşındakini kandırmak gerçeği ondan saklamak anlamını taşıyor.böyle bakınca aslında erkeklerin yaptığına aldatmak değil pişkinlik diyebiliriz.yani erkekler kimseyi aldatmıyor aslında evet başka bir kadınlada yatıyorum ne olmuş diyor aslında.bunu açık açık söyleyemesede karşıdaki bunu çok iyi anlıyor ve açıkcası hiçde aldanan bir duruma düşmüyor.erkek toplumunda seks yapmak övünülecek bir şey olduğu için erkekler seks olayını pek gizli tutmaz bu yüzdende bu konuda birilerini aldatmak için yeterince tecrübe elde edememiştir.ama kadınlara bakcak olursak ergenliğe girdikten sonra bütün cinsel deneyimlerini en ufak bir şeyi bile herkesten saklı tutmak zorunda kalmışlardır.annesinden babasından kendisinden gizli tutarak bir cinsel yaşam sürdürmüştür en başlarda.şimdi şöyle bir durum var.kadınlar ilk cinsel anılarını gizli tutarak yaşadıkları için bu gizliliğin verdiği heyecanı zevki ilerki yaşlarındada aramışlardır.yani evlenınce kocasıyla istediği özgürlükte cinsellik yaşadığı halde o ilk zevklerini bu cinsel yaşamdan bir türlü elde edemiyor.buda kadını bir yerden sonra tekrar gizli cinsel deneyimler yaşamaya itiyor.ve bu yüzdende aldatmaya yönelebiliyor.kadın daha fazla aldatır demek kadın erkekden daha fazla eşinin dışında biriyle ilişki yaşar demek değildir benim anlattıklarımda.iki tarafta bunu aynı oranda yapar.ama erkek eşini aldatmaz açık açık yapar ama kadın aldatmaktan zevk alır gizli birşeyler yaşamaktan daha çok zevk alır.

büyüyünce ne olcaksın


aklıma gelmişken yazayım.küçükken büyüyünce ne olcaksın diyenlere astronot olcağım güneşe ilk çıkan ben olcağım derdim.sonra biraz düşündümde bu bizim nesille ilgili bir durum mu.birçok yerde karşılaştım ki küçükken bir çok cocuk ne olcaksın dediklerinde astronot olcağım demiş.şimdi benim küçük kuzenler falan var o salakta ben hacker olcağım diyor.küçük kafasıyla hatta senin msnını hacklerim diye tehdit etmişliği bile oldu.neyse garip işte.neden astronot olmayı istedikki oysa olması en zor şeylerden biriydi.ki ben güneşe çıkmak istemişim yahu.ozamanlar olması en zor olan neyse onu seçmek istemiştim galiba.hatırlıyorumda aslında astronotlar hakkında hiç bir fikrim yoktu sadece en zor olduğu için demiştim oysa içimden hep çöpçü olmak geçiyordu.mahalle maçlarını yaptıgımız yollarda çöpçülerin o çöp arabalarının arkasına takılarak o pislikleri toplaması hep ilgimi çekmişti.hepimiz elimizin değmesinden iğrendiğimiz çöpleri çok rahat bir şekilde alıp arabaya atıyorlardı.o çöp arabalarının arkasındaki boru şeklindeki demirlerin neden o çöplükte bu kadar temiz olduğunu düşünürdüm.herşeyiyle benim için gizemli birşeydi çöpçü olmak.işin garibi bloguma çöplük demem acaba bilinçaltımın bana yaptığı bir oyunmu.çünkü ben çöpçü olmak istediğimi bilmeden bu ismi vermiştim.şimdi farkettimde olmak istediğim adam olmak için yazıyorum galiba bu yazıları.keşke en zor diye güneşe çıkmak istemek yerine sadece çöpçü olmak isteseymişim.ozaman belkide istediğim olmadı diye hayal kırıklığına uğrayıp hayallerimi sınırlandırmazdım.en büyük hayalim keşke en çok olmak istediğim şey olan çöpçü olmak olsaydı.şu yaşımda bile çöp arabalarını görünce bir garip oluyorum.galiba bir günlüğüne bile olsa benim bunu yapmam gerekiyor.bu yazıyla bunun farkına vardım=)

never marry a railroad man

hiç bir şey yazma havasında değilim sadece bir şeyler paylaşmayı istiyorum.belki birileri tesadüfen burayı okur ve böyle bir şarkının varlığından haberi yoktur.işte o kimse artık ona hediyem olsun.


başlık yazamama durumu var bende affola

yaşamakta zorlanıyorum dayanılmaz sıkıntılar panikataklar yaşıyorum ama kendime olan saygımı yitirmişim ..."ne sıkıntı yaşarsan yaşa umrumda değil" diyorum kendime.ben bile kendimi takmazken kim bana yaşamayı sevdircek.biri sevdirmeye çalışsa ondan kaçıyorum zaten.derdinmi yok benim gibi böcekle uğraşıyorsun,git hayatını yaşa diyorum içimden.biri beni anladığını göstersin bu seferde bana benzediği için ondanda tiksiniyorum.

One Of Us Cannot Be Wrong

aslında okadar yorgunum o kadar üzgünüm o kadar güçsüzümki sadece aynı şarkının sonundaki gibi sesler çıkarmak istiyorum.ama anlaşılmamaktan korktuğum için istemeye istemeye hislerimi böyle kelimelere döküyorum ,,, aslında hissettiklerimi anlatacak kadar kelime haznem yok,zaten bukadar diplerdeyken kelimeleri bir araya getirmek için verdiğim çaba ikiyüzlüce geliyor..leonard cohen önce güzel güzel derdini kelimelerle anlatmaya çalışmış sonra bir yerden sonra bunun saçmalığını anlayınca o vücudun aslında çıkarmak istediği sesin çıkmasına izin vermiş gibi.belki cidden böyle yaptı belki yapmadı.ama ne güzel bişi ya o son.bende böyle bağırıp derdimi dökmek istiyorum.asıl gerçek anlatcaklarım o çığlıklarda.keşke herkes o çığlıkların o ıslığın dilini bilseydi böyle saçma işlerle uğraşıp ikiyüzlülük yapmasaydım.


"badak" derlermiş benim gibisine



karsi cins ile ilişkilerinde tutuk,cekingen, pasif ve ezik tavirlar sergileyen insan tipine badak denildiğini öğrendim.bu sorunu tek bir kelimeye yüklediklerini görünce biraz şaşırdım.ekşisözlükte okudum böyle bir kelime oldugunu ama daha kimseden duymadım bu kelimenin kullanıldıgını nasıl okunduğunu bile bilmiyorum....şimdi ben badak mıyım diye düşündüm de benim karşımdaki kıza göre değişen tavırlarım var.karşımdaki kızın benden hoşlandığını gördüğümde ne dersem diyim öneminin olmayacağını ben ne yaparsam iyi tarafından bakcağını bildiğim için bir havalara girip şımarık şımarık hareketler yapıyorum. bir götü kalkık tutumlara giriyorum sanki dünyanın en üstün insanıyım havalarına giriyorum.nede olsa hoşlandı her mallıgımı hoş görür diye düşünüyorum ondan rahatım...ama karşımdaki kızın benden hoşlanıp hoşlanmadığını anlamayınca tutuk çekingen pasif tavırlara giriyorum.elim ayağıma dolanıyor.neyse işte bundan sonra badak diyceğim kendime her nekadar tam olarak kendime uyduramasamda hoşuma gitti bu anlatmakta zorlandığım tavırlarımın tek kelimeye yüklenilmiş olmasına

atatürk'ü seviyor musun...iyi kürt kötü kürt...

Şu kürtlük başıma bela oldu hep.ne kadar kendimi kürt türk sorunundan uzak tutsamda ismimden aksanımdan tipimden direk kürt olduğum belli olduğu için insanlar benim ne olduğumu ilk görüşte anlarlar.bu durumdan dolayıda yeni tanıştığım insanlarla garip sorunlar yaşarım.eğer tanıştığım insan kürtse yakınlığı ikimizin kürt olmasından dolayı sağlamaya çalışırlar.iticimiyim hırsızmıyım hırlımıyım komikmiyim ciddimiyim gibi şeyler önemli değildir . nerelisin diye sorulur tamam tipim kürt ama emin olmak ister emin olmaktanda öte benim ben kürdüm demem gerekiyor öyleya kürt olduğum halde kürtlüğü Kabul etmeyen asimile olan insanlarda oluyor.o benim iyi kürtmü kötü kürtmü olduğumu bilmek için bir takım sorular sorar.nerelisin der sizin orda kimler var der böyle açık açık kürtmüsün demeyede korkar nedense.bende işkence olsun diye hep anlamamazlıktan gelip düz mantık cevap veriyorum.adam artık bu işkenceden kurtulmak için en sonunda tu kurmanci dizani*(kurmanci lehçesini bilirmisin?) diye sorar.hala direk kürt olduğumu sormaya tereddüt eder kendince bir yol bulup.kürtlerin bir grubunun konuştuğu kurmanciyi bilip bilmediğimi sorar.bende biliyorum derim başlarız arkadaşlığımıza.arkadaşlığın olmazsa olmazı en başta ve ondan sonra hep kürt türk sorunu hakkında konuşmak bu konu hakkında türklerin tutumunu eleştirmek kürtlerin nasıl davranması gerektiği hakkında fikirler ortaya atmak.herkes democrat herkes özgürlükçü. Bu temel altında siyasi dostluklar yapılır ırkdaşlarımla..gelelim birde türk arkadaşlarıma.türklerle arkadaşlıklarımda en başta sorgulayan nereli olduğumu soran pek olmaz arkadaş oluruz ve anlaştıkmı samimi oluruz .kürt arkadaşlarım ayık kafayla siyaset yapmayı tercih ederken türk arkadaşlarım içince siyaset yapmayı seviyorlar.abi bu kürtler ne istiyor adamlara bak hem vatanımızda yaşıyorlar hem ihanet vay hainler yok bebek katiliciler yok pazarcılar falan filan bir anda ne oluyor lan durumu yaşıyorum.canım arkadasım, kardeşim kadar sevdıgım biricik dostuma bak.ayıkken bu konulardan hiç bahsetmeyen adam bir anda bir duyarlılıkla vatan millet sakarya diyip saydırmaya başlıyor kürtlere.benim kürt olduğumu unutmuş olamaz bu arkadaşım.ama işte içinde artık tutmaktan azap çekiyor böyle zayıf anında ortaya döküyor bilinçaltını.ben tabi alışkınım bu duruma.başıma gele gele sarhoştur ne dediğini bilmiyor diyip devam ederim içmeye şarkıları söylemeye.ama bazı arkadaşlarım var bir şeytanlık yapıyorlar ve beni konuşturmaya çalışıyorlar.abi sen ne dersin bu konu hakkında falan diye sorarlar.bende kürt arkadaşlarım sayesinde öğrendiğim taktiklerle ne yalan söylüyorum nede onları kızdırcak cevaplar veriyorum.herkes özgür eşit olsun falan filan derken.uyanığın biri illa beni yakalayacak bir yerden en sonunda döküyor asıl sorusunu.”atatürkü seviyor musun?”..istersen cevap vermeyebilirsin der bird eek olarak…ha şimdi gelde bu soruya cevap verme… yani adam deli gibi merak ediyor.dayanamayıp soruyor sonrada cevap verme diyor..bana olasılık sorusu soruyor ama cevabının olasılık dahilinde bile olmayacak bir seçeneğini seçip seçmediğimi merak ediyor.

Böyle sorulunca artık arkadaşlıgın bir sınıra geldıgını bılırım ya devam yada burda bıtecek.ya atatürkü sevip iyi kürt olcam ya da sevmiyorum diyip kötü kürt olcam..iyi kürt kime denir iki ırka gore iki zıt anlam taşıyor.neyse bilirimki karşımdaki adam atatürkü çok seviyor.ki bunu anlarım nasıl anlamıyım ki bende onla beraber daha ilk okulda atatürk sevgisiyle büyütüldüm heryerde atatürk vardı .onun o üstünlükleri anlatıldı durdu.üstelik şarışın mavi gözlü karizmatik bir lider.bu adamın atatürkü nekadar sevdiğini bliyorum.birisini sevincede herkesin onu sevmesini istersiniz.birisi hakkında kötü bişi derse direk sinirler atar.bunları biliyorum.ama sorunun atatürkü sevip sevmemek olmadığını nasıl anlatabilirimki.ben atatürkü tanımıyorum bile.yani haksızmıyım ey türk okuyucum benim:D sevsem ne olcak öyle içten hissetmedikten sonra ne değeri olcak.atatürk türkler için çok fedakarlıklar yapmış yılmamış en zor durumlarda cesurca kararlar almış.ama neticede bunu türkler için yapmış.bütün dünya için yapılmış bir şey yok ortada.bütün dünyayı boşver kürtler için birşey yapmamışkı bir kürtten atatürkü sevmesini bekliyorsun.ben senin sevgini anlıyorum saygılıyım atatürkede saygılıyım hakkında hiçbirzaman kötü bir düşüncem olmadı ama içimde bir sevgi yok.benim tarzım değil onun hayatı…sonuçta bir asker ve savaş yapan bir insane…senin gibi siyaset yapmayı seven ,kürt türk diye farklı bakan insanların bir tarafının sevceği diğer tarafın sevmeyeceği biri.ama iki taraftada değilim..bunu anlatmak zor hatta imkansız denersin ama anlamazlar bu soruyu soranla bir daha eski samimiyet yakalanamaz…kürt arkadaşlarım asimile olmakla suçlarken türk arkadaşlarım pkk lı olarak suçlarlar…oysa beni daha çok ilgilendiren konular hakkında konuşmak hayatımı istediğim şeyleri yaparak sizin gibi yaşamak istemiyorum...ben kürt olarak görmüyorum kendimi türk olarakda görmüyorum kendimi.bu kalıplara girince bazı şeyleri kaçırdığımı gördüm.kürt olmadan daha önemli bir sorun olarak niye varım sorusu ilgimi çekti…neden yaşıyoruz neden bir inancımız var neden bir inancımız yok sevgi nedir seks niye bukadar baskın mutluluk nerde gibi daha çözemediğim bir çok soru varken ve aynı bu sorunları yaşayan ve bunları çözemediği için kafayı yemiş adamlara hayranlık duydum ben.dostoyevskiler schopenhauer lar Ingmar bergman ları falan sevdim ben.atatürk olmasaydı sen olmazdın tarzı şeyler beni ilgilendirmiyor.ben zaten var olmak istemedim.ve bu istemediğim şeyi bana sağlayan bir insanı sevmek zorunda değilim.hiç bir duygu taşıyamam bu yüzden.ancak büyük iskendere napolyona saygı duyduğum gibi atatürkede saydı duyarım.ben dostoyevskiyi sevdim hayatın nekadar boktan olduğunu öğrettiği için leonard coheni sevdim melankoliyi tattırdığı için.ben doğmak istemeyip bu dünyaya atılan bir çöplüğüm atatürk benim hayatımı kurtarsa ne olcak vatanı düşmanlardan kurtarsa ne olcak.zaten yaşamayı sevmeyip bunalımlar yaşayan hergün yaşadığıma lanetler eden birisiyken o olmasaydı sende olmazdın demek benim için bir anlam taşımıyor..ben sevmediğim yaşam için kimseye şükredemem.sana leonard coheni seviyormusun ona gore arkadaşlığımı devam ettircem diye bir soru soruyormuyum...sonra bölmekmi istiyorsunuz diye soruyorlar.sonra dtp liler neden böyle yaptı diye soru soruyorlar.sanki kürt olunca dtp den bana gizli bilgilendirme geliyor.bütün olayları kürtler bir yerde toplanıp kararlaştırıyor sanki.ne biliyim ben allala.

Not: eee şimdi ben anlamadım daha açık söylesene şunu atatürkü seviyormusun sevmiyormusun ,net söyle be arkadaş diyen olursa özele gelsinlerJ

bu başlıkla bu yazı ne alaka


bizim sorunlarımız var ,aslında sorularımız var ve cevapları bulmak isterken iç sesimiz bize musallat olur.bizi durmadan sorular sorar.bütün soruları farklıdır ama asıl sorduğu hep aynıdır.aslında der ki "hak ediyor musun?" ,yaşamayı hak ediyor musun...gülmeyi öldürmeyi kötülük yapmayı iyilik görmeyi sınırlarda yaşamayı hak ediyor musun der .bunlar seni yaşadığına inandırır,mutlu eder, mutluluğu hak ediyor musun der.biz bu sesleri duymadığımız zamanlarda yaşamakla meşgul olup yaşamı hissederiz.ama ne kadar duymamazlıktan da gelsek zamanı gelir ve iç sesin kölesi oluruz.sonra sorgulamaya başlarız böleriz çarparız düşünürüz taşınırız....bu düşünceler sorgulamalar bizi yorar başka bir şey yapamaz hale geliriz.bu soruların cevabını bulmaya çalışırken içten gelen bir basınçla nefes almakdta zorlanırız.zamanın böyle çabuk geçmesinden korkarız yapamadıklarımızdan korkarız pişmanlıklar vücudumuza batan dikenler olur.bu zavallı bedenin bukadar acıyı kaldıramıyacağından korkarız.nedensiz diye adlandırdığımız acılar bize kendimizi yok etmek için öğütler verir.ve sonunda kendimize şunu söyleriz."ben hak etmiyorum" .bunlarız haketmiyorum böyle bir acıyı haketmiyorum.böyle bir acıyı hakedecek kadar kötü biri değilim.benden daha kötüleride var ben çok kötü biri değilim deriz.oysa yanılırız aslında.içsesin sormak istediği tek şey vardı.bize "gülmeyi hak ediyor musun" diye sordu biz "ağlamayı haketmiyorum" diye cevapladık.

size baba diyebilir miyim...



.

Şu bir gerçektirki ben çirkin bir çocuktum.yok yok valla öyleydim be. yani daha ilkokul bire giderken kap kara bir cocuktum öyle siyahi afrikalı çikolata rengi yanakları sıkmalık değil pislik karası çöp kamyonlarının bıraktığı o pis suyun asfalta verdiği renk gibi bir karaydı, hertarafında yara kabukları olan hastalıklı bir zayıflık ve saçım kaşımla birleşikti alnım yoktu çöpten çöp toplayan kimsesiz çocuklar kadar bakımsızdım.arkadaşlarımın hepsinin yanakları tombul tombul kırmızı kırmızıydı.ben problem cocuk filmlerinin türk versiyonundaki cafer gibi garip bir tiptim.şimdi çirkindim diyip di li geçmiş zaman kullanınca değiştim şimdi bir görsen beni nekadarda güzel bir insanım anlamına gelmıyor.tabı düzeldi biraz tipim .valla elımden gelenı yaptım beğenecegınız diye paramı elbıselere harcadım sacımı 15 gunde bır düzelttirdim kremlerı sürdüm jöleleri kutu kutu döktüm kafama hiç sevmediğim halde parfüm leri sıktım ayakkabımı sildim kambur yürüyüşümü düzelttim hatta en önemlisi futbolu çocukluğumun oyununu bırakıp basketbol oynadım .sadece bakınca hoşunuza gidiyimde hayatınıza sinekte olsa mide bulandırır durumu yaşatmıyım istedim.ama yapacagım bir şey yoktu.mal ortadaydı ve bu tiple ne yaparsan yap özcan denizin bakım görmemiş halinden öteye gidemedi.son çözüm olarak yüzüme sakalları toplayıp karalığımı sakladım yamuk kafamıda gizlemek için saçımı uzattımda anca birşeylere benzeyebildim..allahtan gerçek halım gözükmüyorda kimseyi çirkinliğimle rahatsız etmiyorum artık.neyse işte çocukluğuma döneyim yine ben freudcanlarım…o zamanlar tipimin böyle herkesten farklı oldugunu çirkin oldugumu bilmiyordum.aslında çirkinliğin ne olduğunu bile bilmiyordum. hiçbir arkadaşıma güzel diye veya şirin diye ve yanakları tombul tombul dıye bır yakınlık duymadım aksine sümüklü ve kel, çirkinlikte benle yarışabilecek serkanı daha yakın buluyordum çünkü ağaca iyi dalıyordu iyi koşuyordu ve kavgadada iyiydi.aşık olduğum kızda sınıfın en çalışkan kızı olan, çirkinlikte benim dişi versiyonum olan bir kızdı.benim kıstaslarım bunlardı bu özellikler etkiliyordu küçük beynimi.ben o yasta oyuncak toplama agaca dalma peşindeydim sonra kavgada top oynamada koşuda ebelemece yakan top gibi oyunlarda hep en iyisi olup başarıdan başarıya koşup bu başarılarımın kaymağını yerken birgün bu başarıların hiç bir işe yaramıyacagını tek işe yarayan şeyin tip oldugunu bilmedigim için cok mutlu bir cocuktum. gün gelcek yüzüme bakan insanlar içlerinden bir hoşlanma dürtüsü yaşamadıkları için beni suçlayacaklarını çirkinliğim ölçüsünde mutlu olcağımı bilmeden güzel güzel yaşıyordum taki o ana kadar.her insanın güzel yada çirkin oldugunu anladıgı bir an vardır.yada bu cidden bir süreç olabilir ve farkedılmedende anlaşılabilir bir şey olabilir.ama ben öyle bir süreçte degılde tek bır olayda anlamıstım. bir keresinde eve iki cocuğuyla bir kadın geldi misafirliğe.hayatımda gördüğüm en koca memeli kadındı.oturduğunda ön tarafta göbek yerine memede bir katlanma oluyordu.çocuklarıyla arkadaş olayım diye gittim oyuncaklarımı getırdım döktüm ortaya sanki onlar yokmuş gibi oynuyorum.onlarda yavaş yavaş yanıma süzüldüler en sonunda üçümüz ortada oynuyoruz babamla annemde misafirle outrup konuşuyorlardı.koca memelı mısafır bır anda lafı döndürdü dolandırdı bana getırdı.ben orda degılmısım gıbı cok rahat bir şekilde babama "senin cocuklarından en çirkini" bu dedi.o anda benim böyle bir sorunum olduğunu anladım.ilk defa birisi benim çirkin olduğumu söylemişti.daha once çok şımarık denılmişti hıc laftan anlamıor söz dinlemiyor annesini üzüyor falan filan bircok şey denmişti ama ilk defa bu sıfat bana söylenmişti.acaba şımarıklık kadar kötü birşeymı dıye düşünürken daha sonradan şımarıklıgın bu sıfat yanında nekadar güzel bir özellik oldugunu anlamıstım.neyse koca memelı böyle dedi babamda güldü bir şey demedi önündeki meyvelerini yemeye devam edıp baska konulardan konusmaya basladılar. aradan bes dakka gectı bıraz once nededıgını unutup yine bana donup babama "senın cocuklarından en cok sana benzeyen bu" dedi.babamda bir anda bozuldu "ılahı fatma hanım biraz once en cırkın bu dedınız sımdıde cocuklarından sana en cok benzeyen bu diyorsunuz ben o kadar cırkınmıyım" dedı.babam ilahi kelimesini kullanmaz da şimdi nerden hatırlayacağım tam olarak ne dediğini.oku işte herşeyi sorun etme.neyse kadın utandı oyle demek ıstemedım falan dedı bunlar gulustu falan.allahımya babaya bak bana benzedıgı ıcın bozuluyor.mılletın babası her bokda aynı bana cekmısım der buda kıme cektı acaba trıplerıne gırdı. karı bana cırkın dıyor sesı cıkmıyor sonra senın bu cocugun sana benzıyor dıyıncede hosuna gıtmıyor papacığımızın.ayrıca kadındaki rahatlıga bakya ben sana "memelerin kaç kilo" diye soruyormuyum... ki ilk baktıgımda aklıma gelen ılk soru buydu kı ben cocugum merak ettıgım her soruyu patavatsızlık yaparak düşünmeden sorma hakkım var oysaki. bu kredıyı bana cocuklugum bıtene kadar vermısler ama o yaşımda bile kırıcı olcağını bılıp sormamısım sen kocaman kadın olmuşsun yetmemiş memelerinide kocaman yapmışsın... cocugun yanında dedıgın seye bak.bırde anlamıyacagımı düşünüp yanımda böyle benle ilgili konuşarak ayrıyetten zekama hakaret etmıs oldu.o zaman anladımki ben çirkinim.belkı daha oncede çirkin oldugumu belirten olaylar yaşadım ama o olaydan sonra daha bir duyar oldum bana çirkin denildiğini.daha sonra başka bir zaman yine bir misafir benim yaşımdaki çocuguyla gelmişti. Çocuğa oyun oynatıyorum ozamanlar ateri yok oyle herkeste vermısım oyna dıye bana dönüp "sen niye bukadar çirkinsin" diye soruyor. arkadaşım manyakmısınız ulan nerden başıma bela oldunuz.cocugum daha ben be bukadar ustume gelmesenıze yavşak güzeller.zorlaçirkin oldugum bılıncını ergenlıge gırmeden ögretmeye calısıyorlar.bır bekleyın daha ergenlıge gırınce burnum kocaman ıgrenc sıvılcelerımle kesmeye korktugum ılk bıyıklarımla ben zaten çirkinliğimin acısını yaşayacağım ama dur bir çocukluğumun tadını çıkarayım . .bu halıme bu kadar tepkı geldıyse ergenlıgımı dusunmeyın bıle.insan ne diyeceğinide bilmiyorki.evet çirkinim lan diyip kendimden uzaklaşıp cocukla bir olup kendimle dalga geçebilsem benim için sorun olmayacaktı.okadar önemlı degıldı çirkinliğim aslında.ama boyle dedıklerınde diyecek birşey yoktu.öyle cevap vermeden o anın geçmesini beklemekten başka birşey yapmak katlanılmazdı sadece.o götde hem çirkinsin diyor hemde aterimi almış bırakmıyor bir kere bile oynayamadım. super marioda nekadar güzel oynadığımı göstersem belki etkılenır benden dıger özellıklerımı severde unutur çirkin oldugumu..ama yok vermıyor ıpne bok gibi ilk bölumde daha ilk çukurdan atlarken ölen adam bana çirkinsin diyor hey allahım.bunun gibi bir kaç olay yaşadım çirkin olduğumu direk yüzüme söyleyen insanlar oldu hep..

bu koca memelı mısafır olayından sonra babamdan biraz soğumuştum.akşam eve gelmesını beklememeye başladım.sürüyle kardeşim vardı onlar beklesın banane. cocukken cok sımarık oldugum ıcın bazıları tarafından sevılıyordum ama ay bu ne sırın dıye sevıldıgımı hatırlamıyorum.takı bırgun arkadasın evıne gıttıgımde oyle bir sevilmeyi yaşadım.arkadaşın babası beni cocuguyle güreştirirdi ben yenincede çikolata alırdı.oda garip bir adamdı çocugunu dövüyorum gözünün önünde gülerdi.işte bana iyi davranırdı bakkala gönderdiginde para üstünü verirdi.belkıde ondan çok sevdim.bir şekılde babamında o koca memelı mısafır olayında bana arka cıkmamasından dolayı bu adama bır yakınlık duydum.aksamları onun işten gelmesını bekledım.herseferınde bır seylerı bahane edıp onların evınde o adamın cocuklarıyla oyun oynardım.sonra birgün artık bu sevgi okadar büyüdüki artık içimde taşıyamadım sevgim doldu taştı vucudumdan bir anda gidip sarıldım adama ve o şimdi keşke olmayaydı dedıgım cumleyı söyledim…ağlamaklı bir sesle ”size baba diyebilirmiyim” dedim…böyle dedim ve bütün büyü bozuldu.ben sanıyorum adamda bana sarılcak.izlediğim sezercik ömercik ayşecik filmlerinde bu sözü kime söylersen adam sarılıp ağlıyordu arkadanda o zaten senin baban diyen bir gözü yaşlı anne oluyordu.ama ben bırak gözü yaşlı anneyi, sadece evet dıyebılırsın dıyen bır adama bıle razıydım.bana sıkıca sarılacak duygusal bır an yaşanacak ve bana evet tabıkıde dıyebılırsın dıycek dıye beklıyorum.ama adam aynı o gun babamın koca memelıye güldüğü gibi bir kahkaha attı.odadakı herkes gülme krizine girdi ben adamın kucagında ağlamaklıyım oysa evet cevabını beklıyorum.herkes karnını tutuyor.aradan diyebilirsin diye sesler duyuyorum ama tamda anlaşılmıyor.işte o anda o adamdanda soğumustum tekrardan babamın aksam eve donmelerını bekler olmuştum. Bu türk filmlerinden duyupta hayatımda uyguladıgım tek klişe değilki neden ödevimi yapmadıgımı soran babama "özel hayatıma karışamazsın" dediğimdede yine yıllar boyunca dalga geçildi benle.sıçayım özel hayatıma o zamanda ne özel hayatım olcağını düşündüysem artık.hala altına yapan banyosunu annesı yapan bır salak çocuktum işte.sadece buda degılkı türk fılmlerı yüzünden dalgaya alınmam. birde ben hep abimin peşine takılırdım onun arkadaşlarıyla gıttıgı yerler oynadıgı oyunlar daha cazip geliyordu.bu yine arkadaslarıyla uzak mahallere gıderken bende arkasına takıldım.ne derse desın takıp edıyorum bunları. vuruyor yere yatırıyor taş atıyor gelme ulan dedikçe ben yılmıyorum devam ediyorum.sonra şerefsiz bir anda bir çözüm buldu.döndü bana” seni kardeşlikten redediyorum” git gözüm görmesin dedi.aha ben bunuda filmlerden duymustum diye düşündüm.hulusi kentmen kızı hülya koçyiğide şöförle evleniyor diye “benim senin gibi bir kızım yok seni evlatlıktan redediyorum”derdi. hulusi kentmeni duyan hülya koçyiğit çok üzülür intihar etmek ister hulusi kentmende bu sözleri söylediği için çok pişman olur.filmin en önemli sahnesiydi ve en dram dolu müziklerin döşendigi andı ve abım işte bu içeriğini tam olarak bilmediğim cümleyi biraz değiştirip kardeşlikten redettiğini bana söyluyordu.bir anda başıma kaynar sular indi derlerya aynısı gibi oldu işte.ağlamam geliyor tutmaya çalışıyorum.gözlerim artık yanıyor en sonunda dayanamadım hüngür hüngür ağladım arkamı döndum koşa koşa eve gittim.anneme bu acıklı durumu anlatcagım.abımın benı kardeşlikten redettiğini söylüyecem oda benim kadar üzülcek belkı aglıyacak dıye beklıyorum.annemı mutfakta buldum corbayı karıstırıyordu.dedım" abım benı kardeslıkten redettı".şöyle baktı yüzümü öyle şey olmaz dedi çorbasını karıstırmaya devam etti.ulan manyak karı ailemizin düştüğü cıkmazın farkında degılmısın artık kardes degılız onla anlasana demek ıstıyorum aglamaktan konusamıyorum.ama kadın öyle olmaz dıyor.oldu işte laf agızdan cıktı birdefa dönüşü olmaz sanıyorum.. aksam abım gelcek benle hıc konusmayacak falan diye düşünürken bı baktım geldı yemegını yedı benı yere yatırdı kafama götüyle oturdu osturdu baktım hiç birşey değişmemiş yine aynı adam.yanı götünden kafama gelen o osturuğu direk hissettim böyle götün içinden geçtiği bütün anları kafama gelen basın değişimlerinden takip edebilmiştim.götün son noktasına gelen gaz bombasının ıkı yanaktan özgürce cıkısını tamamen kafamda hissetmeme rağmen bu sefer hiç ağlamadım.abim beni kardeşlikten redetmedi diye seviniyordum salak salak.bir faciadan kıl payı dönmüştü ailemiz.ulan sezercık ömercik ayşecik cik cik cik...hepinizin alacağı olsun fılmın sonuna nıye uyarı yapmadınız lan "lütfen evde denemeyın bu klişeleri" dıye.


not: yazdım direk buraya geçirdim birsürü anlaşılmaz eksik cümleler oldugundan emınım daha sonra düzelteceğim.yazdıktan sonra hiç canım istemedi düzeltmek.ulan niye açıklama yapma zorunluluğu hissediyorsam buraya kadar okuduysan zaten kurtulmuşsun bu uzun yazıdan dönüp bir daha anca ben okurum ne yazdım yahu diye diye...

denemece

buralar sahipsiz kaldı kendimi öyle düşünürken buluyorum .kasıklarım kasılmak istiyor da diyebilirsiniz.kimseye dikkatlice bakamadım.utanmamı kendime sakladım. lafını esirgemeden söyleyen insanları öven insanlara hayretle baktım."bizim bir komşu var kürt ama iyi biri" diyip bana güzel bişi söylediğini sanan arkadaşımın "ama" sınada hayret etmiştim. .namaz kıldım.camide namaz sırasında pörtledikten sonra namazıma devam ettim.hocanın konuşmasından sıkıldım.sakallı dinibütün amcaya hangi takımı tuttugunu sordum. milli takım diye cevap verince hiç düşünmediğim bir cevap diye düşünüp çok etkilendim.okadar etkilenmişimki gelip bu yaşımda buraya yazabiliyorum.ilk kadın poposunu bir ağacın altında sıçarken görme talihsizliğini yaşamışlığımda oldu...allah yok dedim.allah var dedim.sonra var yada yok bilemem dedim.allahmı demeliydim tanrımı.yoksa tanrıya allah diyen kafası karışık ateistmiydim ben.ateistlerin tanrıya inanmayıp atatürke inandıklarını sananlardandım ilk zamanlar.büyüdüm bıyıklarım çıktı.bıyıklarımı kestim.apış arasından bıyıklarda çıktı.eğilip baktım.bir dahada kafamı kaldıramadım.vücut diyor sikiş insanlar diyor günah ayıp pis.peki ben ne diyorum.elalemin kızınada baktım.biriyle sevişmek niye kötü anlayamadım.yapan iki kişide mutlu bunu duyan mutsuz herkes hani bana hani bana diyor sanki.adam öldürmek istiyorum kafa koparmak istiyorum.niye bukadar yasak bu.kurban bayramında hayvanı boğazından kesmek nasıl yasal olabiliyor.dini inanç diyemi.peki benim dini inancımdada insan kes diyor benim tanrım.sormadım kımseye bu soruyu etini yedim kesilen hayvanın.yersem belki onlar gibi düşünebilirdim.belki öyle olmak gerekiyor.babam gülüyor bana etini yerken."lan bok hem konuşuyorsun hem yiyorsun" diyor...neden istediğimi elde edemiyorum.saçma lan.ne diye varım lan .bu bokluğu göstermek içinmi yarattınız lan.babama soruyorum bunu.yine gülüyor" sikimin keyfinin hesabını sanamı vercem diyor"...tohumlarımın atıldıgı o gece aklıma gelıyor annemdende babamdanda tiksiniyorum.nasıl sikişirsiniz lan siz ...anne baba hiç şikişirmi.kötü bişi değilmi bu sikişmek.ulan garip garip sesler falanda çıkarmışsınızdır siz allah sizi bildiği gibi yapsın.böyle yaratıldığımı bilsem şerefsizim o ilk yarışımda birinci olmazdım yarışı bırakırdım selpaklarla temizleyip çöpe atsaydınız keşke.siz değilmisiniz bize tv de öpüşen insanları izlettirmeyen.öpüşmeye karşı olan nasıl çatır çatır sikişir.inkar etmeyin en az 5 kere sikişmişsiniz kanıtlar ortada.

neyim ben...iyi mi kötü mü


diplomamı kiralasam kötü birimi olurum...eğer kiralarsam hertürlü yanlış yapıda altına imzamı atıp rahatca denetimden geçebilirler.yanlış yapıda depremde yıkılma olasılığı artar.benim yüzümden ölenler olabilir.bunları biliyorum.ama benim içimden biri bunları hiç önemsemiyor gerçek anlamda umrumda değiller.ama yinede birgün umrumda olur bu insanlar gerçek anlamda iyi biri olursam geçmişimde yaptıgım bu insanlıkdışı hareketten vicdan azabı duymaktan çekiniyorum.beni şu anda diplomamı kiralaramada engel olan iyi bir insan duyarlı bir insan olmam değil sadece ilerde iyi biri olursam geçmişimde telafisi olmayan şeyleri yapmak istememem engel oluyor.kiralamak istemiyorum bennnnnnnn.kafayı yemekteyim.para sıkıntısı çekmek bütün değerlerimi bir anda arkaplana itti.nekadar dayanıksız fikirlerim varmış.kiralasam ne olcak kiralamasam ne olcak.şunu düşünmek bile nasıl bir insan olduğumu gösteriyor.sırf acı çekmek için kiralayasım var.uff ya ordan gelen parayı yiyemem ben.ama dürüst bir insan degilimki ben.ne diye böyle çok sorun ettim anlamıyorum.şeytan diyorki diplomayı yırt at git buralardan yeniden başla herşeye.zaten hep şeytan birşeyler diyor konuşma lütfunda bulunuyor.diğeri azıcık yol gösterseydi ya.birisinin benim bunu yapmamam gerektiği konusunda cok iyi bir şekilde ikna etmesi gerekiyor.dönüşü olmayan yola giriyorum.bu benim ilk toplumu etkileyen kendimden başkasına zarar verceğim ilk durum.

hayır ya yapamıyacağım durum belki siz insanları sevmiyorum ama kendimi herkesten az seviyorum kendim için başkasına kötülük yapamam.en azından şimdilik hazır değilim buna...sonra sonum raskolnikovun tefeciyi öldürdükten sonra yaşadığı vicdan azabıyla dolar.gerçi içimde bu fikirin fitili varken illaki bir gün ateşlencek.bu sefer yapmadım kendimi kandıramadım ama birgün kendimi kandırmayı başarıp daha kötü şeyler yapcağımı biliyorum.hasta ruhlu dediklerindenmiyim aklımmı çok karışık.nerden biliyim ben bunların cevabını.ne düşünüyorsunuz bilmiyorumki anormalliğimi biliyim.

.....


Ankara metrolarında koltuklar karşılıklıdır ya karşındakıne bakcaksın yada yere bakcaksın yada durmadan bakış açını değiştirceksin tek yerde sabit durmayacaksın kı kımse üstüne alınmasın.işte ben Ankara metrolarında çoğu zaman kafamı eğdim yada kapıya dogru gıdıp kafamı cama yaslayıp düşüncelere daldım.o yolculukta bir başlarım düşünmeye öyle bir zincir oluşurki düşüncelerimde hep en sonunda kötü şeyler düşünürüm.ya annem babam ölürse ya kardeşlerim ölürse diye korkarım ve allaha ne olur onları öldürme diye yalvarıp dua ederim.dua etmessem sanki başlarına kötü birşey gelebilir.sanki allah ulan ben butun aileni bağışlayacağım sen alt tarafı bir toplum içinde dua edemiyorsun elını yüzüne götüremiyorsun der. bende yapmassam kötü seyler olur dıye kımseye bellı etmeden böyle gözümü ovar gibi elımı yüzüme götürüp duayı bıtırınce bırde gözümle ugrasmaya devam ederdım .yada elımı yüzümden kulaklarıma ordan sacıma falan sürüp bakın bakın dua etmıyorum aslında sorun kafamda bir yer kasınıyorda neresı kasınıyor onu bulmaya calısıyorum der gıbı yapmaya calısıyorum.yada elımı yüzümde bır kac dak bekletıp sankı dusunmek ıcın oyle yaptım gıbı davranıyorum.ama sonra kendımce en guzel yöntemı buldum. ıkı elımı gızlıce acarım ve yalvarırım allahım ne olur öldürme onları bılmem ne dıye baslarım sonrada fatiha yı okurum herseferınde.tamm ellerı asagı tarafa saklayarak acmak kolay ama dua yı sonlardırmak ıcın yüze götürüp sürmede hep sorun yasadım.caktırmadan nasıl yapcam dıye onun telasına düşüyordum.bakıyordum kımse bakıyormu dıye kı mılletın yapcak bişisi olmadıgı ıcın ılla bakan oluyordu.o bakana caktırmadan nasıl yapcam dıye ugrasır dururdum.en son kendimce bir care bulmuştum once sağ elimi götürüp yüzümün sağ kesımıne sürüyordum sonra onu ındırınce sol kısmı sola sürüyordum arada biraz zaman bırakıyordumkı anlasılmasın dıyordum.boyle yapınca acaba tam ıstenıldıgı gıbı yapmadıgım ıcın Kabul olmuyacakmı ölcekmı hepsi diye cokda korkardım.ondan her metro yolculugunda durduk yere gerılım yaratıp hayatımı bok edip korka korka eve gıderdım bısı olmusmu evdekılere dıye.neyseki ankaradan taşındımda böyle garip garip şeyleri düşünmüyorum.zaten eşşek kadar oldum ozamanlar yaptıgımda group gülenler oluyordu ama cocukluguma saflıgıma güldükleri belliydi.şimdi öyle gizliden dua ederken yakalansam öyle bakmazlar gibime geliyor.

bir ergenin ibret veren dramı


Sadece bir anımdan bahsetmek ıstıyorum…size de oluyordur kesın.bazı utanç verıcı anılar var.hiç aklına gelmesını ıstemezsın.aklına gelınce trafık kazası gecırır gıbı beyne bişiler salgılanır bütün kimyan bozulur unutmaya çalışırsın.benimde öyle bir iki anım var bunlardan aklıma gelenı yazayım dedim.

Şimdi efendim hepiniz ergenliğe yeni girdiğiniz durumlarda bazı gariplikler zorluklar yaşamışsınızdır.bende yaşadım işte.yani ergenliğe girdim daha yenı yeni bende bir durgunluk başladı ilk okuldaki başbelası cocuk en suskun cocuk oldu.vucudumdaki değişmeleremi üzülsem kızlar hakkındaki düşüncelerimden dolayı kendımden utanmayımı düşünsem sevmek gibi garip duyguların hayatımda baskın olan taraf olmasınamı üzülsem gece show tv dekı ara benı reklamlarını bekledıgımemı üzülsem kafam cok karmasıktı yanı.bütün arkadaslarım ergenliği cok hızlı kesfediyorlardı cd ler gazeteler dergiler konuşmalar toplantılar kızların eteklerini açmalar kım hangı renk don giymiş diye yarı tahmın yarı gözlemler, masturbasyonlarını anlatmalar havalarda uçuşuyor böyle oluncada herşeyi cok cabuk keşfediyorlardı.ben fazla utangactım ve kımseyle konusamıyordum.kımseye bellı etmemeye calısıyordum.gercı abım durumu hemen anladı evde ergenlıge ılk gıren cocuk olmanın tecrubesıyle gece geç yatmalarımı yatak gıcırdamalarını türk filmlerinde öpüşme sahnelerinde kafayı başka tarafa çekmekte tereddüt yaşamalarımı dırek yüzüme söylerdi.cok çektirdi bu cocuk bana. simdi aklıma geldikce gıdıp dovesım gelıyor.evde bır odaya gecsem dırek nıye kapıyı kapatıyorsun ne yapcaksın dıyıp benı takıp edıyordu.ne pıskopatmıs arkadas adam.ne yanı ne yapayım ulan giriyorum işte göz gore gore ergenlıge .sanki böyle yaparak engellersen ergenliğe girmeyeceğim.illaki ben o masturbasyonumu cekcemki arkadaş ..hiçbir güç engelleyemez yeni ergeni , illa bir yolunu bulcamki neyin savaşını veriyorsun anlamıyorumki.neyse konu abım degıl sonra zaten cok kıbar bırı oldu cıktı.konu küçük kardesımle ılgılı.ben ergenlıge gırdıgımde bu cocuk daha ılk okul 2 ye gıdıyordu.artık kımseye derdımı anlatamadıgımdan dolayı olcak bırgun bunla aşağı mahalledekı bahcelerde atılmış zengin çocuğu oyuncakları ararken yavastan bişilerden bahsetmeye basladım.garibimde dinliyordu.abısı olarak ılk defa böyle duygusal bır konusma yapıyordum oda sasırdı ve cok dıkkatlı dınlıyordu.tamı tamına hatırlamasamda şöyle bir konuşma yapmıştım…

“insanın büyümesi çok garip.çok garip şeyler istemeye başlıyor insan.eskiden bir ailem olsun büyüyünce babam gibi oluyim cocuklarım olsun onlarla oyunlar oynuyum sevıyım isterdim.eskiden karımı cocuklarımın annesi olarak gördüğüm için severim diye düşünüyordum şimdi cocukları düşünemiyorum sadece karımı düşünüyorum.karım olsun yanımda olsun sarılsın hiç yataktan çıkmayalım istiyorum.”

Yanı bu anlamda bişiler dedim ama içinde daha bir duygu vardı .kardesım yazık dınledı hıc bırsey anlamadı karınla yatakta durmak onun ıcın neyı ıfade edebılırdıkı.ulan yatakta ne var dıye düşünür durur artık.işte bunu anlatıp bıraz olsun rahatlamıstım ve ergenlıgıme kaldıgım yerden devam ettım.şimdi diyceksın eee bunu dusunurken nasıl oluyorda utanıp unutmak ıstıyorsun ne olcak bundan dıyorsun .ama durum lakınkı oyle degil:D …bunları soylerken nede olsa anlamaz dıye anlatmıştım kardesıme. ama bırgun gelcek onunda ergenlıge gırcegını hesaba katmamıstım.nasıl anlattıysam nasıl etkıledıysem cocugu ergenlıge gırene kadar unutmamıs dedıklerımı.neyse bu aptalcıkda ergenlıge gırdı ve aılede herkes bu nişanı almaya hak kazanmış oldu.ulan ergenlıge gırer gırmez ılk işi bunu yüzüme vurmak oldu.hele bir dur bir sorgula hayatı kendıne bır bak yok.adam geldı bana dıyor abı sen ozaman boyle demıstın ya ben onu simdi anlıyorum demişti:D birde gülüyor pis pis.artık elınde bır koz vardı SONERgenin.gülmek istediginde keyfi yerıne gelmek ıstedıgınde bu konuyu acıp demek yataktan cıkmak ıstemıyorsun gözün cocuk mocuk görmüyor artık ha…işte benımde keşke olmayaydı dedıgım durumlardan bırıydı.tabı oda ergenlıge gecınde bende abım gıbı bunun izini sürmeye başladım.bende bunu utandırcak bişiler bulmalıydımki o anlattıklarımı durmadan yüzüme vurmasın…şimdi yazarken aklıma geldide ben bu son ergene karsı anlattıklarımdan dolayı elımde bır koz olsun dıye böyle iz sürdüm açığını yakalamak için.acaba acaba dınınıınınınıınınnnnnnnnn .ulan abimde acaba bana zamanında bişiler anlatmıştı sonra ben bunu onun yüzüne söylerim diye korktugundan dolayı bir acıgımımı yakalamaya calısmıstı.ondanmı onca takip rahat bırakmama. .ben salagım ama birisi bişi desin direk unutuyorum .hatta arkadaşımın bana kımseye anlatma dıye söyledıgı sırrı bıle aradan bıraz zaman geçince bır arkadasım soyle yapmıs dıye gıdıp ona anlatmışlıgım bıle vardı.ulan acaba bana ne anlatmıstı bu iLKERgen...bir hatırlarsam anlattıklarını su anda bıle gıderım kocaman adam olmasına coluk cocuk sahıbı olmasına bakmam gider yüzüne vururum.oda benım kadar ceksin.