çaresizlik
Ben çoçukken dışarda top oynamamla akşam eve gitmemi bağlayan saatlerde televizyonlarda dünyada neler olduğunu anlatan haberler vardı. babamın televizyonu sadece o amaçla kullandığı zaman.eskiden günde sadece bir film televizyonda çıkardı o da haberlerden sonraki zamanda yayınlanırdı.geneldede kemal sunal filmlerini beklerdik.işte o filmleri kaçırmamak için 1 saat önceden televizyonun karşısına geçerdim ve annemle babamla birlikte haberleri izlerdim.aslında izlemezdim sadece bakardım.başbakanın konuşmalarını dinlesemde anlamazdım.haberleri sunan adamların o çoçuk türkçemde olmayan kelimeleri bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu.zaten ben daha yeni yeni öğrendiğim kelimeleri cümle içinde kuruyordum.hiç birşey anlamadığım konuşmalara sadece kemal sunal filmini kaçırmamak için katlanırdım. Bir gün benimde ilgimi çeken bir haber oldu.televizyonda bir çocuk kafasında saçları dökülmüş ağzı burnu örtülü , zayıf kanserli bir cocuk ağlayan annesi işsiz babası vardı. öyle güçlü babalardan değil kirli sakallı kemikli yüzünden akan gözyaşlarını akıtan biri.diğer çocuğu sakat akraba iişkisinden.hayatımda ilk defa başka hayatları görüyordum.sanıyorumki herkes mutlu.herkes benim gibi..ben sadece dayak yiyince bana kızılınca yada bişiler aldırmak için ağlıyordum.sanıyordum ki ağlamak bu işe yarıyor.o zaman gördüğüm ağlama benim ağladıklarımdan değildi.çaresizlikten için için ağlayan bir canlı ilk defa görüyordum.ya benimki ağlamak değildi yada bunlarınki başka birşeydi.kendimi kaybetmiştim dalmıştım ne düşündüğümü hatırlamıyorum ama sonra annem değiştir şu kanalı niye böyle haberler koyuyorlarki insan dayanamıyor böyle şeylere dedi sonra babamda iç çekerek o kanalı değiştirdi..anlayamamıştım neden değiştirdiğini.bir acıyı kapatmak neye yarardıki.o oradaydı bizim yaptıgımız sadece oraya bakmamaktı.biz birilerinin acılarını gördüğümüzde acıyıp gözyaşı döktüğümüzde yeterince bir şey yaptığımızı düşünüp başka tarafa bakıyoruz.tek yaptığımız gözyaşı dökme isteğimizi tatmin edecek görüntüler görmek haberler duymak.gözyaşı döktükten sonra artık hiç birşey ifade etmiyor başkalarının acısı.oysa orda hala çaresiz insanlar var.işte bende şimdi gözyaşı dökme isteğimi o olayı hatırlayarak sağladım.birazdan unutcağım açacağım facebookumu arkadaşlarımın paylaştığı komik vidyoları izleyip güle güle eğlenceli zamanlar geçirceğim.öyleya tatmin ettim acı isteğimi.bazen ben derim bazen sen dersin hani hani şöyle bişi .birşeyin değerini en çok bilen onu elde eder diye.oysa nekadarda yalan.o kanser hastası çocuk benden daha çok dünyanın değerini biliyordu.şimdi kimbilir çoktan ölmüştür...bense hala yaşıyorum niye yaşadığımı bilmeden.oysa o koşmak istediğini top oynamak istediğini söylerken yavaş yavaş ölüyordu.ben artık sadece çok gülmekten gözyaşı dökebiliyorken onlar "mar adentro"filmindeki javier bardem gibi çaresizliklerine gülümsüyorlar.
0 Yorum:
Yorum Gönder